Son Dakika Haberler

Necmi Uyanık

Necmi Uyanık

​Ak Yazmalı Meliha Ana–dolu-m! Ellerinden Öperim!

11 Sunday 2013

Türkiye’de çok partili hayat geçiş denemelerinin ardından 1950’de Demokrat Partinin iktidara geldiği yıl, altı kardeşten üçüncüsü olarak tarihi, Neolitik devirlere dayanan bir köyde dünyaya geldi.  Etraf köylerde, eli açıklığı ve yardım severliği ile tanınan Bakioğullarından Çiçekdağı’nın kızıydı. İster istemez, İkinci Dünya Savaşı’nın yarattığı ekonomik sıkıntıları olan, siyasi, sosyal vs. birçok problemin içinde boğuşan Anadolu’nun bir çocuğuydu O. Belki de, atalarından gelen karakteristik gelenekselliğin bir yansıması olsa gerek, ergenlik dönemini köyde at sırtında ya da çifte koştuğu öküzlerin ardında tarla sürmekle yaşadı. Hatta bu süreçte, 1950’lerin sonuna doğru, ekonomik krizin yanına siyasi olgunluğa erişmemiş köyde, “HALK PARTİLİ, DEMOKRAT PARTİLİ” ikiliğine dayalı ölümle sonuçlanan kavga ortamının sıkıntılı yıllarının çocuğuydu. 1960 Darbesi’nden habersizce çocukluğunu yaşamaya çalışıyordu.

Çukurkent Köyünde yıllar hızla ilerlerken  kader onu, Kavasoğulları ile Tekelioğullarının oğlu, babasının bir komutanının adını verdiği “Yurdaer” ile dünya evine soktu. 1970’ler Türkiye’si, “MUHTIRASI”nın getirdikleriyle birlikte kendi problemleriyle sıkıntılı yıllarını yaşarken, Kıbrıs Harbi’nin zilleri çoktan çalmaya başlamıştı. Meliha ana, kerpiç evden yapılmış iki kanatlı kapısı olan bir haninin gelini olarak, askerdeki kocasını beklerken, çocuğu ve ailesi için o dönem köy kadınlarının çektiği çileli yıllarını yaşamaya başlamıştı.
 

Eskiden toprak damı olan, şimdi kaderini bekleyen hani

Aslında, 1970’lerin ilk yılları, bölüşülemeyen klasik (bir kısmı akrabalar arası) TOPRAK KAVGALARININ beklenmeyen bir husumetinin sonucu olarak, kocası askerde olan Meliha anayı, dinamitle vurulan ama yıkılmayan HÜZÜNLÜ bir ev ortamı yakaladı. Bu CAHİLLİĞİN, köy toplumuna getirdiği kargaşa, güvensizlik ve cepheleşme, elbette üzerinde ayrıca düşünülmesi gereken bir konudur. Bu sıkıntılı yıllar kendisini, öncesi itibarıyla karnındaki çocuğuyla birlikte, ekin tarlalarında yığın yığmak şeklinde göstermişti. Evin (içme-yeme-temizlik vs.) suyu, Tekke Kuyusu ya da Cami Kuyusu’ndan elde tenekelerle geliyordu. Bu tenekelerin yükünü, çocukluk yıllarımda bazen çeken biri olarak iyi bilirim. Ahırdaki inekler, hep Meliha ananın sütlerini sağmasını bekliyordu. Evde, diğer kardeşin çocukları da doğunca, artan nüfusa iki elti olarak bakılıyordu. Ahırdaki ineklere, uzak kırlardan sırta sarılarak ot getirmek ise, yine en çileli işler arasında idi. Yaz dönemleri, evin hayatının (avlusunun) ortasına yakılan bir kazan, hem çocukları hem elbiseleri yıkamaya anca yetiyordu. Kışın yağan karları damdan kürümek ya da yağmur yağmadan önce dama yuvak çekmek rutin işlerindendi.

Şimdi kullanılmayan Tekke Kuyusu

Yurdaer Baba, İstanbul’da çocukluğuyla birlikte başlayan çalışma hayatını, çiftçiliğinin yanı sıra bir kamyon şoförlüğüyle devam ettiriyordu. Evinde, ailesi ve çocuklarına bakmak için, bir iki haftalık yolculuklara çıkarken, (hatta bu yolculuklar bir ara Irak seferleri sırasında neredeyse 40 günü buluyordu) evde çocukların bütün problemleriyle uğraşma işi Meliha anaya kalıyordu. Meliha ananın terziliği çok iyiydi. Köydeki kadınların elbiselerini (sıkıştığı tek göz odasında) biçerek-dikerek üç beş kuruşla evine yıllarca katkı sağlamıştı. İşte, böyle bir “Anadolu Anasının” çocuğu olarak ben, ortaokul ve lise yıllarımda, aldığı kamyonun taksitlerini ödeyen bir babanın çocuğu olarak, Orta seviye okul yıllarımı sıkıntı içerisinde, okudum. Meliha anamın, köy ekmeğine sıktığı sabah sıcak, öğlene soğumuş “PEYNİR SIKMALARI”nda öğle yemeklerimi yedim. Ama, ana sıcaklığıyla ben onları büyük zevkle bazen çay parası olmadan yedim. Her türlü zorluğa göğüs geren bir ailenin sorumluluk sahibi anası, Meliha ana, zor ve sıkıntılı yıllarını çocuklarını okutmak ve iş sahibi olmalarını sağlamak için harcadı. Gül anamla birlikte sırtında kardeşlerim olduğu halde sayılı günler de olsa çobanlık yaptım. Meliha anam kendini, 40’ından sonra iyice öğrendiği Kur’an-ı Kerim’inde, baya bi yol alarak elden geldiğince Köylü kadınların Kur’an öğrenmelerine katkıda bulunmaya adadı. Genel olarak bilinir ki, Türkiye’de eski yıllarda, köylerde Kur’an, cami imamından öğrenilirdi. Meliha ana, son 10-15 yıl içinde Köyde kızların dini bilgi öğrenmelerini sağlamak için Kur’an Kursu açılmasına da ön ayak oldu. Hatta bu konuda kaderin tecellisi çok manidardı. 1987’de Deniz Harp Okulu sınavlarına girdiğimde hiç de hak etmediğim bir şekilde, biraz Kur’an ve namaz surelerini öğrendiğim cami imamının bilgilerinden dolayı, safça sadece sözlü olarak “NAMAZ KILIYORUM” dediğim için, hiç de ilgim olmadığı halde, Kur’an kursuna gitti kutucuğu işaretlenerek, “İRTİCA” saçmasıyla/suçlamasıyla Deniz Harp Okuluna alınmamıştım. Çünkü, atletizm dalında çok iyiydim, sözlü mülakat öncesi komutanlar okula gireceğimi bile söylemişlerdi. Ama, Türkiye’nin kaderi, burada olduğu gibi keyfi ellerde tecelli etti.
Yıllar çok çabuk geçti….Meliha ana, hayatından İki DARBE görmüş Türk ailesinin dört çocuklu bir kadını olarak, gecesini gündüzüne katarak, sıkıntılı yılların ardından bizleri bugünlere getirdi. Hiç boş durduğunu görmedim. İşi olmadığı zaman bile yırtık sökük dikmekle uğraşırdı. Eziyet dolu yılların elbette ruhi ve fiziki bedeli, Meliha anaya ister istemez ağır oldu. Bu kadar sıkıntıya rağmen, yaşamış olduğu sağlık sorunları içinde bugün Meliha ana Çukurkent Köyünde hâlâ bahçesinde, tarlasında belki eski günlerinden çok uzakta olmasına rağmen çapa sallamaya ÜRETMEYE çalışıyor. Sanki Türkiye’min kaderi gibi!

Ve biz hep Meliha anamızın, “yavrum yalandan uzak durun, dürüst olun, vatanınıza faydalı evlat olun, ananızı atanızı büyüklerinizi sayın bereket onlardadır, yaşlıların hayır duasını alın, saygıda kusur etmeyin, küçüklerinizi sevin, namazınızı kılın, erken kalkın çalışın, erken kalkan çalışan yol alır, sigara vs. kötü şeyler içmeyin, içerseniz hakkımı helal etmem” dediği öğütlerle büyüdük…!

İşte ben, böyle bir AL YAZMALI, AK YAZMALI, Türkmen işlik ve şalvarlı, ağzı dualı bir ANANIN (büyüklerin) ELLERİNİ ÖPMEK İÇİN, Ramazan Bayramına köyüme geldim. Meliha anamın şahsında, bütün CENNET EHLİ ANALARIN ELLERİNDEN ÖPÜYORUM. Analık öyle bir değerdir ki, ailede sağladığı birlik, beraberlik, sevgi ve saygı, BUGÜN DAHA ÇOK İHTİYACINI DUYDUĞUMUZ ÜLKEMİZİN BİRLİK, BERABERLİK, SEVGİ VE SAYGISININ ÖZ PINARIDIR! Bayramın mübarek olsun ANADOLUM! İyi ki varsınız Ramazanlarımız ve taçları BAYRAMLARIMIZ! İyi ki varsınız Cennet analar….Değilse KENDİMİZE YABANCI OLMAK İÇTEN bile DEĞİL…..Sevgi ve saygılarımla!

Köy toplumundan hareketle bazı tespitler:

-Bilinçsiz siyaset hastalığı toplumda büyük kayıplara neden oluyor.

-Birçok başarısızlık ve kaos ortamının altında CAHİLLİK vardır.

-Türkiye’nin geleceği için aile ve kadın çok önemlidir.

-Birlik ve dirlik için dini, millî, evrensel vs. değerlerimizi çok iyi idrak etmeliyiz!

-Her şeye rağmen üretmesini bilmeliyiz!

-Bu ülkenin her ferdi önemlidir sudan sebeplerle ötekileştirmemeliyiz!

-Sosyal tarih çalışmaları giderek daha çok dikkate alınmalıdır.
 

 

Yorumlar

Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
  • Hüseyin AKGÜL

    Kıymetli Hocam, ellerine yüreğine sağlık. Yazınızı yoğun bir duygu seli içerisinde okudum. Yazınızda kendimden çok şeyler buldum.İnanın gözyaşlarımı zor tuttum. Sizlerinde geçmiş bayramınız mübarek olsun. Allah'a emanet olun.

    • Cevapla
    • Begen (0)
    • Begenme (0)
X
Yorum Yazma Sözleşmesi
“Sayfamızın takipçileri suç teşkil edecek, yasal olarak takip gerektirecek,hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, müstehcen, toplumca genel olarak kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir yorumu bu web sitesinin hiçbir sayfasında paylaşamazlar. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderen takipçiye aittir. KONHABER yapılan yorumlar arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Konhaber başta yukarıda sayılan hususlar olmaz üzere kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen yorum yapan takipçilerine ait ip bilgilerini ve yapmış olduğu yorumları paylaşabileceğini beyan eder ”
Türkçe العربية English