Son Dakika Haberler

Necmi Uyanık

Necmi Uyanık

​Balkanlardaki Son Efendi: Kosova’daki Osmanlı-6!

15 Friday 2013

Balkanlar, Osmanlı sonrası savaşlar içinde, Birinci ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra genellikle geçici baskıcı yönetimler altında kalmıştır. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliğinin dağılmasıyla birlikte,özellikle komünist yönetimler altında baskıya maruz kalan milletler, ki Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti bunlardan bir tanesidir, bu konjonktürel ortamda bir anda bağımsızlık ateşini alevlendirmişlerdir.

1955’de Kosova İskenderay/Drenica bölgesi Prekaz Köyü’nde dünyaya gelmiş olan Arnavut asıllı Adem Yaşari, Kosova Kurtuluş Örgütünün (UÇK), kurucularından biri olarak Kosova bağımsızlık hareketinde yer almış etkin bir komutan, millî bağımsızlık savaşçısı olarak önemli bir karakterdir. Sırplarla giriştiği bu mücadelede,ailesiyle birlikte (5-7 Mart 1998) Sırp güçlerince vahşice katledilmiştir. 38’i Yaşari ailesinden olmak üzere 52 Kosovalı canice şehit edilmiştir.

Priştine, Meşhed-i Hüdavindigâr’dan sonra akşam kızıllığı çökerken İskenderay bölgesine ulaştık. Adil kardeşimizle, çıktığımız yolculukta, Prekaz Köyü’ne doğru giderken, yol üstünde evlerine gitmek üzere bekleyen işçilerden ikisini arabamıza aldık. Kısa yolculuğumuz sırasında, bu Kosovalı kardeşlerimizle tanışma imkânımız oldu. Benim, Prekaz Köyü’nde müze hâline getirilen AdemYaşari ailesinin evini ve kendisinin de aralarında bulunduğu şehitlerimizi ziyaret edeceğimi ifade eden cümlelerimin ardından, Kosovalı kardeşlerimizin, Türkiye sevdası harmanında heyecan ve duygu dolu cümlelerinde gözyaşlarımı tutmam bir hayli zor oldu. Bu kardeşlerimizi indirdikten sonra, yol üzerinde sık sık önümüze çıkan şehitlik abidelerine Fatiha okuyarak Prekaz Köyü’ne geldik. Köye girerken Adil, “Hocam bu köy aynı zamanda bir zamanlar Galatasaray’da futbol oynayan Prekazi’nin Köyü” deyince, sporun sınırları nasıl kaldırdığını, Müslüman bir coğrafyada bir kez daha iyi anlamış oldum.

Prekaz Köyü’nde,Yaşari Ailesi’nin evine geldiğimizde, hayretverici Sırp vahşeti, evin her metrekaresinde zulmü anlatmaya yetiyordu. Her yeri, top ve ağır silâh mermileriyle delik deşik edilmiş olan aile evi, SAVAŞIN ne anlama geldiğini, tarihin  kara yüzü adına bizlere haykırıyordu. Uydu çanağına dahi onlarca mermi isabet etmişti. Yıllarca Osmanlı barış ve huzurunu yaşamış olan bölge, barbarlığın en koyu şekliyle yüzleşmek zorunda kalmıştı. Dünya, bu ve benzeri sahnelere uzun süre göz yumduktan sonra, geç de olsa Sırplara müdahale etmeyi bildi. 

AdemYaşari Ailesinin evinin duvarından bir görünüm.

Evin etrafını ve iç kısımlarını yüreğimiz kan ağlayarak görme fırsatımız oldu ve bu tablonun daha acı tarafıyla, yanan bir yürekle dışarıda karşılaştık. AdemYaşari’nin Abisi, aileden tek yaşayan kardeş RifatYaşari.Bu saldırı sırasında Kosova dışında olduğu için kurtulmuştu. Ona sarıldığımda, “Türkiye herşeyimiz! Hep yanımızda oldunuz” ifadeleri beni çok farklı dünyalara götürmüştü. On dakikalık sohbetimizden sonra, SIRP VAHŞETİNİN BELGESİ olarak müze hâline getirilen evin hemen karşısında, şehit olan 52 bedenin yattığı şehitliğe çıktı duygu dolu yüreğimiz.

Adem Yaşari ve 52 şehidin yattığı şehitlik.

Muhteşemliğiyle dikkat çeken bu şehitliğin, çok güzel ışıklandırması vardı. Yürüdüğümüz ışıklı yol, inşaallah onların nuru ve Cennet bahçesi olmuştu. Çok farklı yaş grubundan 52 şehit orada öylece yatıyordu. Aslında bu tablo Avrupa’nın göbeğinde yaşanmış, Avrupa’nın utancıyla yüzleşmesi gereken bir tabloydu.   

                         

Adem Yaşari’nin Abisi RifatYaşari ve Adil Haxhiu, karşıdan şehitlik görünümüyle.

Yukarıdaki manzara ve bundan önce yazmış olduğumuz Kosova’yla ilgili beş yazımıza da bakılacak olursa, Osmanlı mirası olan bu coğrafya, Türkiye için çok anlamlıdır. Ülkemiz adına bazı şirketler, çeşitli alanlarda 335 milyon Avroya ulaşan yatırımlar yapmışlardır. Ve dahası 10 Kasım’ı anan Türkiye’nin Başbakanı R. Tayyip Erdoğan, Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, Kosova Başbakanı Haşim Taçi ile birlikte bir heyetle, geçen ay AdemYaşari’nin adının verildiği Priştine Havaalanının açılışını yaptılar. İlgili büyük devletlerin çok ciddi yatırımlar yapmakta oldukları Kosova, bugün Balkanların İsviçre’si olma yolunda ilerliyor.Priştine’ye Balkanlar Merkez Bankası kuruluyor.1998’de İngiliz The Independent Gazetesi'nin Ortadoğu ve Balkanlar uzmanı Robert Fisk'in, Slobodan Miloseviç’in “Kosova sevgisi” diye altını çizdiği ve bir zamanlar İngilizlerin de işlettiği, şu an Amerika’nın kontrolünde olan,3 milyar sterlin değerindeki altın madeni yataklarına sahip olan Trepca bölgesi, konunun önemini anlatmaya yeter sanırım. Arabalarının ve benzin istasyonlarının çokluğuyla dikkat çeken Kosova’nın bu durumu, gelecek açısından dikkat çekicidir. Özelde Konya-Karaman yöresinden çok sayıda Müslüman Türk’ün de tarihi süreçte yerleştirildiği Kosova ve Balkanlar, tarihi çerçevede, din ve akrabalık ilişkileri açısından Konya başta olmak üzere bütün sektörlerinde Türkiye ve Türk insanını bekliyor.

Bu hafta 10 Kasım’ı anarken, Mustafa Kemal Atatürk’ün emanet bıraktığı Türkiye Cumhuriyeti devleti, olanca gücüyle tarihi mirasına sahip çıkma adına Balkanlarda çeşitli faaliyetlerde bulunuyor. Türk Hükümeti ve Dışişleri Bakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu, bir Anadolu insanı olarak, TİKA başta olmak üzere, Yunus Emre Vakfı ve Enstitüsüyle birlikte önemli çalışmalara imza atıyor. Bugün gelişen ve büyüyen Türkiye’nin her ferdi, İsmail Gaspıralı’nın dediği gibi, “milletine hizmet etmek istiyorsan elinden gelen işle başla” düsturundan hareketle, her alanda çağdaş dünyadaki yerini almalıdır. Bilgi çağının efendisi olmak çalışmaktan geçiyor, Türkiye’yi geleceğe taşıyan projelerden geçiyor. Tarihi günleri anmak sadece söylemlerde olmamalı. Tarihin bize verdiği ders de budur. Kosova ve Türkiye açısından büyük önem taşıyan millî “İstiklal Marşımızın” şairi olan M. Akif’in de dikkat çektiği üzere, “Tarihi tekerrür diye tarif ediyorlar, hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi” dediği tarihi, sosyal tarihimiz açısından erken uyarı sistemi olarak kuramaz ve maziyi geleceğe taşımak adına gerekli çalışmaları yapmazsak, tarihi günleri bir iki törenle kutlamamızın pek bir anlamı olmayacak.Yaşayan ölmüş olmamak adına, bu ülkeye, insanlığa hizmeti geçmiş tüm şahsiyetleri, “bıraktıkları eserleriyle yaşayan ölmüşler” olarak Gazi Mustafa Kemal’in şahsında rahmetle anıyorum. Ruhlarınız şad olsun!

Saygı ve sevgilerimle!

                                                                                 necmiuyanik@hotmail.com

 

.

Yorumlar

Önemli Not: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan konhaber.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
X
Yorum Yazma Sözleşmesi
“Sayfamızın takipçileri suç teşkil edecek, yasal olarak takip gerektirecek,hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, ahlaka aykırı, müstehcen, toplumca genel olarak kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir yorumu bu web sitesinin hiçbir sayfasında paylaşamazlar. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk yorumu gönderen takipçiye aittir. KONHABER yapılan yorumlar arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Konhaber başta yukarıda sayılan hususlar olmaz üzere kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen yorum yapan takipçilerine ait ip bilgilerini ve yapmış olduğu yorumları paylaşabileceğini beyan eder ”
Türkçe العربية English